Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), NATO veya Avrupa Birliği kadar ağırlığa sahip olmasa da istikrarlı yükselişi göz ardı edilemez. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını, küresel GSYİH’nin dörtte birini ve Çin, Rusya, Hindistan gibi büyük üyeleri kapsayan blok, Caliber.Az’a göre, bölgesel bir güvenlik forumundan ekonomik ve siyasi etki platformuna dönüşmüştür.
2015’ten bu yana diyalog ortağı olan Azerbaycan için katılım, yeni pazarlara, altyapı anlaşmalarına ve diplomatik görünürlüğe kapılar açtı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Semerkant’tan Astana’ya, en son Tienjin’e uzanan ŞİÖ zirvelerine düzenli katılımı, Bakü’nün Avrasya stratejilerinin şekillendiği masada kalma niyetini ortaya koyuyor. Ancak bu genişleyen rol hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor.
Fırsatlar tarafında Çin öne çıkıyor. Kuşak ve Yol Girişimi, güvenli doğu–batı koridorlarına dayanıyor ve Azerbaycan’ın coğrafi konumu onu bu güzergâhların merkezine yerleştiriyor. Demiryolu, liman ve boru hattı yatırımları Bakü’yü zaten kritik bir transit merkezi haline getirdi. Pekin ile angajman, küresel tedarik zincirlerinin değiştiği bir dönemde daha derin ticari entegrasyon, teknoloji transferi ve altyapı finansmanı imkânı sunuyor.
Kültürel ve yumuşak güç bağları da gelişti. Qingdao’daki Azerbaycan ticaret evi ve Pekin’deki Nizami Gencevi anmaları ile Haydar Aliyev Vakfı çatısı altındaki sergiler, Bakü’nün ŞİÖ çerçevesini ekonomiyi kültürel açılımla harmanlamak için nasıl kullandığını gösteriyor.
Ancak riskler de bir o kadar gerçek. Rusya ve Çin’in baskın olduğu bir örgüte fazla yakınlaşmak, denge konusundaki soruları gündeme getiriyor. Ukrayna’daki savaş sonrası zayıflayan Rusya’nın Çin’e daha bağımlı hale gelmesi, ŞİÖ’deki bu gergin ortaklığı yansıtıyor. Enerji ihracatı Avrupa pazarlarına bağlı olan ve dış politikasında çok yönlü pragmatizmi öne çıkaran Azerbaycan için aşırı taahhüt, Batı ile ilişkileri zorlaştırabilir.
Aynı şekilde, ŞİÖ uyumlu bir blok değildir. Hindistan ve Pakistan arasındaki rekabetten Moskova ile Pekin arasındaki farklı önceliklere kadar üyeler arasındaki çekişmeler, büyük deklarasyonların çoğu zaman pratik sonuçların önüne geçtiği anlamına geliyor. Azerbaycan için zorluk, çıkarlarına hizmet etmeyen jeopolitik rekabetlere çekilmeden somut ekonomik ve diplomatik faydalar elde etmektir.
Tienjin zirvesi bu dinamikleri vurguladı. Enerji, ulaşım ve iklim gündemdeydi ve Azerbaycan görünür bir rol oynadı. Ancak bu tür kulüplere katılım yalnızca varlık göstermekle değil, konum almakla ilgilidir. Asıl sınav, Bakü’nün ŞİÖ’yü altyapı ve ticaret gündemini ilerletmek için kullanıp kullanamayacağı, aynı zamanda Doğu ile Batı arasında hassas dengesini koruyup koruyamayacağı olacak.
Dolayısıyla Azerbaycan’ın ŞİÖ stratejisi bir yön değişikliği değil, bir çeşit sigorta olarak anlaşılmalıdır. Küresel hizalanmaların değiştiği bir dünyada Bakü, yalnızca birini seçmektense Brüksel, Ankara, Moskova ve Pekin’deki masalarda oturmanın daha güvenli olduğuna inanıyor. Asıl soru, bu denge oyununu ne kadar sürdürebileceğidir.


