Resmî makamlar, israfı önlemek, dini kurallara uymak ve sosyal eşitliği sağlamak amacıyla taziye sofralarındaki gösterişli ikramlara kısıtlama getirdi. Ancak toplumda şu sorular gündemde:
“Bir ömürlük” diye savunduğumuz düğünlerdeki israf, neden taziyelerde kabul edilemez oluyor? İnsan zaten yalnızca bir kez ölmez mi?
Eğer amaç gerçekten israfla mücadeleyse, düğünler için de benzer sınırlamalar olmalı. Menü şişkinliği, tabak üstüne tabak yemekler, pahalı şovlar… Tüm bunlar da yasak kapsamına girmeli. Sosyal adalet sadece taziyeler için değil, düğünler için de geçerli olmalı.
Ne var ki taziyelere yönelik sert önlemler alınsa da düğün sektörü hâlâ dokunulmazlığını koruyor.
Milletvekili Elnare Akimova’ya göre, israfla mücadelede adil ve etkili olmak için taziyeler ve düğünler aynı standartlarla değerlendirilmeli:
“Eğer amaç yalnızca israfı önlemekse, yasak hem taziyeler hem de düğünler için geçerli olmalı. Çünkü bugün asıl israf düğünlerde yaşanıyor. Yıllar önce bazı yazarlar modern düğünleri boykot etmeye çağırmıştı, ama sonuç alınamadı. Şimdi taziyelerde lüksü sınırlamak mümkün oldu, bence aynı adım düğünler için de atılacak.”
Akimova, düğünlerde gereksiz masraflar yapıldığını, insanların kredi çektiğini ve bunun aileleri ağır borç yükü altına soktuğunu belirtiyor. Bu yüzden birçok genç evlilikten korkuyor.
“Kutlamalar aşırı lüks olmamalı. Daha estetik, minimalist bir tarz mümkün. Bunun için toplumsal farkındalık çalışmaları yapılmalı ve hafif yasal düzenlemeler getirilmelidir.”