Perşembe günü düzenlenen bir basın toplantısında, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan barışın “geri döndürülemez” olduğunu ilan ederek bunun hükümetinin tanımlayıcı misyonu olduğunu söyledi. Barışı stratejik öncelik ve Ermenistan’ın vazgeçilmez geleceği olarak sunan Paşinyan, yeni transit yolların, bölgesel entegrasyonun ve yatırım projelerinin — özellikle “Trump Koridoru”nun — uzun vadeli güvenlik ve kalkınmanın temelini oluşturduğunu savundu.
Barış Stratejisi — ve Anayasal Çıkmaz
Azerbaycan açısından barış, bölgesel rekabetin kaçınılmaz sonucu olarak görülüyor, ancak süregelen gerilimler tarafından engelleniyor. Bakü’deki analistler, Ermenistan’ın iç istikrarsızlığının ve anayasal kısıtlamalarının gerçek ilerlemeyi yavaşlattığını vurguluyor.
Temel engel, hâlâ toprak iddiaları içeren Ermeni anayasasıdır. Bu hükümler değiştirilmeden, Azerbaycanlı uzmanlara göre, herhangi bir barış anlaşması hukuken kırılgan olacak ve gelecekteki Erivan hükümetleri tarafından tersine çevrilmeye açık olacaktır.
2020 Üçlü Bildirisi — Henüz Geçerliliğini Yitirmedi
Paşinyan, 9 Kasım 2020’de İkinci Karabağ Savaşı’nı sona erdiren üçlü bildirinin artık anlamlı olmadığını defalarca dile getirdi. Oysa Azerbaycan için anlaşma hâlâ bağlayıcıdır — özellikle de Ermenistan’ın Azerbaycan ile Nahçıvan arasında ulaşım bağlantılarını açma yükümlülüğünü içeren madde. Bakü, 2020 anlaşmasını “bir kenara atma” girişimlerinin aslında bu yazılı taahhütten kaçınma çabası olduğu konusunda uyarıyor.
TRIPP Koridoru: Fırsat ve Baskı
Güney Ermenistan’dan geçerek Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayacak “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” (TRIPP) koridoru tartışmaların odak noktası haline geldi. ABD tarafından desteklenen ve 99 yıllığına geliştirme hakkı tanınan proje, bölgenin güç dengesini dramatik biçimde değiştirebilir.
Destekçileri bunu Rusya ve İran’ın nüfuzunu azaltacak, Türkiye ve Orta Asya ile bağlantıları güçlendirecek ve Güney Kafkasya ekonomisini yeniden şekillendirecek bir araç olarak görüyor. Ancak riskler de barındırıyor: Tahran karşı çıktığını belirtse de, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve dışişleri bakanı İran’ın egemenliğinin ve iletişim hatlarının tehdit altında olmadığını vurguladı. Ermenistan içinde muhalefet partileri, kilise ve diaspora çevreleri derin şüpheyle yaklaşıyor.
Eleştirilere ve Elitlere Meydan Okuma
Paşinyan, Washington’daki görüşmeler sonrası Ermenistan’ın “savunmasızlığını” dile getiren eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı James O’Brien’ın sözlerine karşı savunmacı bir tutum sergiledi. Başbakan, Ermenistan’ın “modern tarihte en az savunmasız durumda” olduğunu söyleyerek O’Brien’ı kendi başarısızlıklarını örtmekle suçladı.
Ülkede ise Paşinyan, Katolikos II. Karekin ile çatışmasını sertleştirdi; onun istifasını istedi ve bekâreti ihlal etmekle, siyasete karışmakla suçladı. Ayrıca eski Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ı ulusal güvenliğe tehdit olarak nitelendirdi; bu da eski siyasi ve dini elitleri zayıflatma kampanyasının parçasıydı.
Avrupa ile Avrasya Arasında
Dış politikada Paşinyan, Avrupa Birliği üyeliğinin Rusya öncülüğündeki Avrasya Ekonomik Birliği ile bağdaşmadığını açıkça kabul etti. Kesin bir taahhüt vermekten kaçınsa da, Ermenistan’ın resmi üyelik dışında da Avrupa standartlarını benimsemeye devam edeceğini belirtti — bu da uzun vadeli stratejik yönelişin Batı’ya kaydığına işaret ediyordu.
Yönelimde Değişim
28 Ağustos’taki basın toplantısı, kesin bir yeniden yönelişi ortaya koydu: Ermenistan, Batılı güçlerle daha yakın uyum arayışında, iç düzenini yeniden tanımlıyor ve geleneksel nüfuz alanlarından bağımsızlık iddia ediyor. Paşinyan, barışın geri döndürülemez olduğunu ısrarla vurguluyor — ancak Azerbaycan için gerçek barış, Erivan’da anayasal değişiklikler yapılmasını ve yazılı yükümlülüklerin, özellikle de Zengezur koridoruna ilişkin olanların, yerine getirilmesini gerektiriyor.

