Ortadoğu’daki yıllardır süren siyasi ve askeri gerilim, son aylarda daha da derinleşerek uluslararası güvenlik için ciddi tehditler oluşturmaya başlamıştır. Özellikle Filistin ve İsrail arasındaki devam eden çatışma, bölgedeki güç dengesini değiştirirken, üçüncü tarafların bu sürece aktif müdahalesi durumu daha da karmaşıklaştırmaktadır. Son günlerde Yemen’deki Husiler, İsrail ile işbirliği yapan ticaret gemilerine karşı açık tehditler savurarak, deniz taşımacılığı ve küresel ticaret yollarının güvenliği açısından yeni bir tırmanma aşamasını işaret etmektedir.
Bu açıklamalar yalnızca Ortadoğu’da değil, aynı zamanda Kızıldeniz ve Hint Okyanusu üzerinden geçen uluslararası deniz yollarında da endişelere neden olmuştur.
Siyasi bilimler doktora sahibi Profesör Ali Musa İbrahimov, Oxu.Az’a yaptığı açıklamada, bu gelişmelerin Ortadoğu’da savaş ve kaosu engellemek için atılan adımların yeterli sonuç vermediğini gösterdiğini ifade etti:
“Büyük güçlerin bölgeye bakış açıları, bölge devletleri ve orada yaşayan halkların beklentilerinden farklıdır. Yani, onlar 100 yıl önce olduğu gibi, ilk başta kendi çıkarlarını düşünürler ve bu çıkarların gerçekleştirilmesinden başka hiçbir şey kabul etmezler. Güç, yaptırım ve ablukalarla istediklerine ulaşabileceklerini düşünürler. Ama aslında böyle değildir. Bir milleti zorla bastırabilirsiniz, ancak kıramazsınız. Ortadoğu’da yaşayan halkın çıkarlarını dikkate alan bir çözüm yolu bulmak ve uygulamak gerekmektedir. Aslında bu yol vardır, ancak büyük güçlerin çıkarlarına hizmet etmediği için uygulanmak istenmemektedir.”
Uzman ayrıca, ABD’nin “Ensar-Allah” (Husiler) hareketiyle yeni bir tırmanmaya gitmeyeceğini belirtti:
“Doğru, önceki açıklamalarında husiler, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail dışındaki diğer ülkelerin gemilerini hedef almama taahhüdü vermişlerdi. Yani verdikleri açıklamaya göre, esas hedefleri İsrail’dir. Bir ölçüde buna da ulaşmışlardır. İsrail de bu nedenle ülkesinden çıkarılan yükleri kendi gemileriyle değil, başka gemilerle ve farklı bayraklar altında taşımayı tercih etmektedir. Buna dayanarak, husiler son günlerde İsrail’in yüklerini taşıyan diğer gemileri, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ne ait gemileri hedef almalarını duyurmuşlardır. Ancak henüz bu gerçekleşmemiştir, bu yüzden bu tehditlerin kesinlikle hayata geçirileceğini söylemek mümkün değildir.”
“Şüphesiz ki, ABD gemilerine herhangi bir saldırı olursa, Birleşik Devletler husilerle güç diliyle konuşmayı tercih edecektir. Ancak düşünüyorum ki, Birleşik Devletler bir kez daha husilere saldırmak istemiyor. Çünkü Mayıs ve Haziran aylarında bu yönde adımlar atılmış, ancak ciddi sonuçlar elde edilmemiştir. Yani resmi Washington, husilerin direncini kıramamış ve kendisine ciddi zarar geleceğini göz önünde bulundurarak bu süreci biraz ertelemiştir. Husilerin şu anki açıklamaları gerçeğe ne kadar uygun olacak, bilinmemektedir, ama her durumda bu tehdit beklenmektedir.”