Son dönemde Azerbaycan’da antibiyotik kullanımıyla ilgili yaşanan karışıklıklar halk arasında belirsizlik ve kafa karışıklığına neden oluyor.
Doktor reçetesiyle yazılan antibiyotiklerin enjeksiyon veya serum yoluyla uygulanması hastalar için giderek zorlaşıyor. Birçok sağlık kuruluşunda — özellikle polikliniklerde ve kadın danışma merkezlerinde — bu tür işlemler kesin şekilde yasaklanmış durumda.
Peki neden?
Eğer enjeksiyon ve serum uygulamaları klinik protokollere dahil olan standart tıbbi hizmetlerse, neden vatandaşlara en yakın sağlık birimlerinde bu hizmet verilmiyor? Sorun altyapı eksikliğinde mi, yoksa personel yetersizliğinde mi?
TƏBİB’den (Azerbaycan Tıbbi Bölgeleri İdare Birliği) Bizim.Media’nın sorusuna verilen açıklamada şöyle denildi:
“Bu tür hizmetlerin sunulabilmesi için belirli tıbbi ve hukuki şartlar vardır. Uygulama sırasında alerjik reaksiyonlar, anafilaktik şok gibi komplikasyonlar gelişebilir. Bu durumlarda doktor kontrolü, acil müdahale ekipmanı ve reanimasyon olanakları gereklidir. Poliklinikler ve aile sağlığı merkezleri öncelikle önleyici muayeneler, hafif ayakta tedavi ve danışmanlık hizmetleri sunar. Enjeksiyon ve infüzyon gibi invaziv işlemler, ikinci düzey (ayakta-yatan hasta) hizmetler kapsamındadır.”
Kurumsal gerekçe anlaşılır olsa da, çelişkili bir tablo ortaya çıkıyor. Aynı enjeksiyonlar neden ev ortamında yapılabiliyor? Bu süreç neden denetlenmiyor? Hasta eczaneden antibiyotiği reçeteyle alıp evine hemşire çağırabiliyor — üstelik hiçbir güvence olmadan. Yani yasak sadece poliklinikler için geçerli, riskin daha yüksek olduğu yerlerde değil.
Bu durum özellikle bölge halkını etkiliyor. Kırsal kesimde yaşayanlar, basit bir iğne yaptırmak için merkez hastanelere gitmek zorunda kalıyor. Sonuçta insanlar denetimsiz “komşu hemşirelere” başvuruyor.
Eğer birilerinin kazancı başkalarının hayatını tehlikeye atıyorsa, gerçek yaptırımlar uygulanmalı. Ancak o zaman “ev enjeksiyonları” tehlikeli bir alışkanlık olmaktan çıkar ve hastalar güvenli sağlık hizmetine resmî kurumlarda erişebilir.


