Azerbaycan Havayolları uçağının trajik kazasıyla tetiklenen Rusya-Azerbaycan arasındaki diplomatik kriz, gerçek sorunları gölgeleyen ve çözümü engelleyen spekülasyonlar ve yanlış bilgilendirmelerle alevlendi. İşte bu meselenin ne olduğunu ve bir çözüm yolu olup olmadığını inceleyeceğiz.
Tansiyonu ne tetikledi?
İlişkiler, yedi ay önce Baku’dan Grozni’ye giden 8243 sefer sayılı uçağın Kazakistan’ın Aktau yakınlarında düşmesiyle kötüleşti. Baku’nun, Rus hava sahasında dışsal fiziksel/teknik bir etki olarak tanımladığı kazada 39 kişi hayatını kaybetti. Azerbaycan, bunun kötü niyetli bir eylem değil, trajik bir kaza olduğunu ısrarla belirtiyor—ancak Rusya’dan, bir partner ve komşu olarak, sorumluluğu kabul etmesini ve adaletin sağlanmasını bekliyor. Bu talep, ihtilafın merkezinde yer alıyor.
Medyada neler oluyor?
Çözümsüz kalan sorular, komşu ilişkilere karşı çıkanlar tarafından komplo teorileri ve sansasyonel iddiaların ortaya atılmasına olanak sağladı. Bazı yorumcular, ilişkilerin asla düzelmeyeceğini öne sürüyor. Ancak yetkililer—Rusya Başbakan Yardımcısı Alexey Overchuk dahil—ekonomik ve enerji işbirliğinin sürdüğünü vurguluyor ve pratik diplomasinin güveni yeniden tesis edebileceğini belirtiyor.
Şu anki temel sorun nedir?
Çözüm olmadan, Rusya’daki Azerbaycan vatandaşlarına veya Azerbaycan’daki Rus vatandaşlarına yönelik herhangi bir eylem, politik bir bakış açısıyla yorumlanır. Önceden rutin olan kolluk kuvveti operasyonları, şimdi medya gözetimi altına alınıyor ve ikili gerilimi körükleme riski taşıyor.
Bir emsal var mı?
Çöküşü üçüncü taraf müdahalesine bağlamak, Azerbaycan’ın egemenliğine hakaret etmekten başka bir şey değildir. Baku, her zaman bağımsız bir dış politika izlemiş, tüm ikili taahhütlere—enerji anlaşmaları dahil—sadık kalmış ve haklarını savunmuştur. Azerbaycan, tüm partnerlerinden karşılıklı saygı beklemektedir.
Peki, çıkış yolu nedir?
Bir çıkış yolu var—ama bu, adımların geri alınmasını gerektiriyor: İşbirliği ve diyaloga dönmek, ilişkilerin bir zamanlar nasıl geliştiği gibi. Her iki ülkenin liderliği, karşılıklı faydalı bağların sürdürülmesini kamuoyunda destekliyor. Ancak, ortamın gerilmesi nedeniyle bu krizin çözülmesi, büyük ihtimalle en üst düzeydeki kararları gerektirecektir.
Tarih, liderlerin volkanik medya anlatılarının ötesine geçebileceğini ve istikrarlı ilişkileri yeniden tesis edebileceğini gösteriyor—eğer isterlerse. Yalnızca her iki başkentteki üst düzey yetkililer, ülkelerini bu labirentten çıkarabilir.